28 Aralık 2016 Çarşamba
Mandalina (Mandalin) Reçeli
21 Aralık 2016 Çarşamba
Rezene (Fençel- Arapsaçı)
16 Aralık 2016 Cuma
Neden Arnavut Ciğeri Denilmiş?
Neden Arnavut ciğeri denilmiş merak edenlere....
Arnavutlar Osmanlı döneminde Türkiye’ye, daha çok İstanbula çalışmaya gelirlermiş. Arnavutların taş işçiliği meşhur olduğu için bu işte çalışırlarmış. Arnavutlar hep dağlık ve yağışın çok olduğu bölgelerden geldikleri için bu tür kaldırımı Asfalt olmadığı zamanlarda, önemli ticaret yolları buna benzer teknikler kullanılarak döşemişler.
Bu işi yapmak içinde insan iyi beslenmesi lazım ki iş yapabilesin. Osmanlı döneminde hayvanların iç organları yenilmediğinden o zamanın kasapları iç organları çöpe atarlarmış. Arnavut işçiler hem iyi beslenebilmek hem ucuz bir şeyler alabilmek için kasaplardan ciğerleri çok ucuza alırlar, bu ciğerleri kaldıkları evlerde pişirip yerlermiş. Pişen ciğerlerin kokusu mahalleye yayılmaya başlayınca komşular merak etmeye başlamış ve Arnavut işçilerine sormuşlar bu yaptığınız yemek nedir diye. Arnavutlar da ciğerle yaptıkları yemeği tarif etmişler. Kısaca hem Arnavut ciğerinin hemde Arnavut kaldırımı hikayesi böyle.
Tarifi için:
http://mezederyasi.blogspot.com/2016/04/arnavut-cigeri.html
(16.04.2016 tarihli yazım)
veya
www.mezederyasi.com
Web sayfam
veya
Meze Deryası sayfam
16 Kasım 2016 Çarşamba
Etli Perde Pilavı
15 Kasım 2016 Salı
Kadınbudu Köfte
7 Kasım 2016 Pazartesi
Yoğurtlu Pazı Çorbası
24 Ekim 2016 Pazartesi
Sucuk Burger
21 Ekim 2016 Cuma
Tuzlu Çubuklar
Malzemeler:
- 1 çay bardağı zeytinyağı
- 125 gram tereyağı
- 1,5 çorba kaşığı çörek otu (hamurun içine eklenecek)
- 1,5 çorba kaşığı toz şeker
- 3 çorba kaşığı yoğurt
- Tuz
- 1 tatlı kaşığı sirke
- Kırmızı pul biber (arzuya göre)
- az çörek otu ve susam (üzeri için)
- Yumurta sarısı (üzeri için)
- Aldığı kadar un
Yapılışı:
Bütün malzemeleri karıştırın (1,5 çorba kaşığı çörek otu dahil). Hamurdan küçük parçalar koparın. (15-20 gram kadar) Dilediğiniz şekli verin, üzerine yumurta sarısı ve çörek otu/susam ilave edin. Önceden ısıtılmış 175-180 derece fırında pişirin.
Afiyet olsun.
DE
13 Ekim 2016 Perşembe
Bademli Damla Sakızlı Muhallebi
12 Ekim 2016 Çarşamba
Fırında Beşamel Soslu Karnabahar
10 Ekim 2016 Pazartesi
Lahana Salatası (Coleslaw)
Yine oldukça pratik, fast food restaurantlarından aşina olduğumuz bir salata "Coleslaw". Fast food denilince korkmayın sakın, tarifin içerisinde mayonez yerine çokça süzme yoğurt var.
Malzemeler :
- 600- 700 gram lahana (Büyük bir lahananın 1/4 ü ya da küçük bir lahananın yarısı)
- 2 adet havuç
- 400- 500 gram süzme yoğurt
- 1 küçük soğan
- 1 yemek kaşığı mayonez
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 yemek kaşığı toz şeker ama ben toz şeker yerine 1 yemek kaşığı bal kullandım.
- 4 yemek kaşığı limon suyu
- 1 yemek kaşığı üzüm sirkesi
- İsteğe göre kuru üzüm, badem veya ceviz
- Yine isteğe göre ince doğranmış elma veya turp ilavesi kullanabilirsiniz.
Yapılışı:
- Lahanayı temizledikten sonra, oldukça ince kıyın.
- Soğanı rendenin küçük kısmı ile rendeleyin ya da fotoğraftaki gibi oldukça küçük doğrayın.
- Havuçları rendeleyin.
- Bir kabın içinde yoğurt, mayonez, limon suyu, sirke, tuz ve balı iyice çırpın.
- Geniş bir karıştırma kabında tüm malzemeleri karıştırın.
- Salatayı en az 15-20 dakika dinlendirdikten sonra servis yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.
DE
8 Ekim 2016 Cumartesi
"Geçmiş Zaman Olur Ki...."
"Geçmiş Zaman Olur ki Hayali Cihan Değer"
Haldun Taner’in “Geçmiş Zaman Olur Ki..."
hikâye özeti ile iyi haftasonları dilerim.
Haldun Taner, gençliğinde Mahinur adlı bir kıza âşık olur. Deliler gibi severler birbirlerini. Yeminler ederler, şiirler söylerler, maniler dizerler. Ancak bir gün Mahinur’u taşrada müteahhitlik yapan birisi istetir ve o günden sonra hayatları değişir. Mahinur, itiraz etmeden müteahhitle evlenir ve Haldun Taner yıllarca Mahinur’un hasretiyle yanar tutuşur.
Ta ki, bir gazetede “Satılık Köşk” ilanını görene kadar.
İlan, çocukluk aşkının geçtiği köşkten bahsetmektedir. Belki “Mahinur’u görebilirim” ümidiyle köşke gider. “Kapıyı bana kırmızı saçlı, şişman bir kadın açtı” diye tarif eder.
Haldun Taner şok halindedir. Ne o endamı, ne o buğulu bakışları, ne o bülbül gibi sesi, ne de o prenses tavrı, hiç ama hiçbir özelliğini bulamaz.
Mahinur, eskiyi hatırlatarak o bet sesiyle;
-Hatırlar mısın bilmem, dedi. Şiirler okurduk hep sizinle… Hani canım, o demir iskelenin ucunda… Hele Faruk Nafiz’in “Kıskanç” diye bir şiiri vardı. Anket defterime yazmıştınız hatta. Nasıldı bakayım o:
Sakın bir söz söyleme
Yüzüme bakma sakın…
Sesini (bir) duyan olur
Sana göz koyan olur…
Burada Haldun Taner; “İsabet ki gerisini hatırlayamadı. Yoksa şiire de, Faruk Nafiz’e de yazık olacaktı" der....
5 Ekim 2016 Çarşamba
Yulaflı Kurabiye
1 Ekim 2016 Cumartesi
30 Eylül 2016 Cuma
Kaşık Salata ve Mercimek Köftesi
29 Eylül 2016 Perşembe
Amaranth (Amarant) Salatası
• 1/2 su bardağı Amaranth
• Peynir
• yarım demet maydanoz
• 1/3 demet taze nane
• 1 adet kırmızı soğan
• 1 adet salatalık
• 1 limon suyu (ben ekşi severim :))
• 1/2 limon kabuğu limon rendesi
• 1 avuç kavrulmuş badem
• kırmızı pul biberli
• 2-3 çorba kaşığı zeytinyağ
• tuz
• 1, su bardağı kaynar su (amarantı ıslatmak için)
• marul, roka vb.
Yapılışı:
• Amaranthı 1,5 su bardağı su ile 5- 10 dakika kaynatın. Kaynattıktan sonra üzerini kapatın ve 10-15 dakika kadar suyun içinde dinlendirin. (Kendisi küçük olmasına rağmen taneleri bayağı sert)
• Daha sonra en ince tel süzgeçte süzdürün. Yanlız amarant oldukça küçük olduğu için tel süzgeçinizin sık aralıklı olmasına dikkat edin.
• Diğer taraftan diğer tüm malzemeleri doğrayın ve hepsini bir kapta birleştirin. En son süzgeçteki amarantı ilave edin ve karıştırın.
Afiyet olsun.
DE